Bu aralar dikkat eksikliği için yardımcı takviye olarak kullandığım; memleket kokulu meyve.
"Trabzon hurmasının özellikle A vitamini ve karbonhidratlarca zengindir.[2] 100 gramında 14-20 gram arasında vitamin (20-25 miligram arasında C vitamini ile riboflavin, niasin ve tiamin gibi bazı B vitamini çeşitleri), 0.7 gram protein ve 0.4 gram yağ içermektedir. Ayrıca mineral madde içeriği bakımından zengin olup, özellikle potasyum, kalsiyum ve fosforu en yüksek oranlarda ihtiva etmektedir."
Yetiştiği ağaç görsel olarak gayet şık gözüken orta boy bir ağaçtır. Karadeniz bölgesinde bircok evin bahçesinde meyvesi için değil ama dekoratif amaçlı olarak bulunmaktadır.
kurutulmuş halinin etrafında bulunan beyazlık ne kadar çoksa meyve o kadar tatlı olur. o beyazlığı pudra şekeri sanabilirsiniz, değildir. meyvenin içindeki şeker, meyve kurudukça meyvenin dışarı çıkıp meyveyi sarmalıyormuş. kurutmak için yeşilken, daha doğrusu yarı olmuş yarı olmamış toplanıldığını duymuştum. * meyveler, aralarında sosyal mesafe olacak şekilde * ipe sıralanır. o ipler, evin balkonunda yüksek yere asılır, sıralanır.
bunun bi de çikolatalı hurma adıyla bilinen türü vardır. içinde benek benek siyahlar olduğu için çikolatalı hurma deniyor sanırım. çikolatalı hurmayı olgunlaşmadan yemesi pek güzel olur.
meyveyi sert haldeyken aldıysanız tadı buruk olur. yumuşakları çabuk bozulur. yarı sert yarı yumuşak haldeyken alınıp kontrollü şekilde tüketmek en mantıklısıdır.
en sevdiğim özelliği ; çok olgunlaşanların ağaçtan pat diye düşmeleri. böyle bir durum olacağını sezdiğimde keşke ağacın altından sevmediğim biri geçse diyorum. *
Diospyros kaki. ikibin yıl kadar önce kültüre alınmış uzakdoğu kökenli bir ağaç. halen de dünyadaki üretimin yüzde doksanı doğu asya ve japonya tarafından yapılıyor. ülkemize 1920'li yıllarda getirilmiş. trabzon hurması yetiştiriciliği önce hatay yöresinde başlamış, oradan yayılmış. sonrasındaysa nasıl olduysa ismi trabzon hurması olmuş. ya trabzonlular bu meyveyi çok sevip her yere dikmişler, ya da kendine en uygun iklimi orada bulmuş. meyvesi yüksek miktarda tanin içerir. olmamış hurmaların ağızda buruk bir tat bırakması o sebepledir. olgunlaştıkça bu miktar azalır. yine de hassas damaklar tarafından hissedilecek düzeydedir. bu ağacın ülkemizdeki en yaşlı bireylerinin bir kısmı yıldız sarayı hasbahçesinde yer alır. zirai olarak dikim başlamadan epey bir süre önce dönemin japon imparatoru tarafından sultan ii. abdülhamid'e hediye edilen bir kaç fidan bu bahçeye dikilmiş zamanında.
Halk arasında cennet hurması olarakta bilinen yumuşak domates kıvamında ve renginde olan tadına birtürlü alışamadığım tatlısı sanki ekşi gibi ama değil ağızda tuhaf bir tat bırakıyor ben dünya hurmasını tercih ederim şahsen
geçtiğimiz pazar günü hasadını yaptığım sırada üstünden düştüğüm ağacın meyvesidir (bkz: cennet elması). herşey çok ani gelişti, ağacın tepesindeydim 1 saniye içinde ayaklarımın üstünde ayakta durur vaziyette topraktaydım. ağacın üstünde olduğumu bilemeyen birisi o anda kafasını çevirip beni görseydi ağaç altında gezdiğimi düşünürdü. gerçi inerken marazlı olan omzum yerinden çıktı-geri girdi ama sorun yok. ayrıca olgunu yerine kesinlikle "çikolatalı" olarak adlandırılan hafif sert olanları tercih sebebidir.
dendroloji kitaplarında latince tür adı diospyros kaki olarak geçer. küçükken çekirdeğini yarıp içinden çatal kaşık çıkardığımız mevyenin ağacıdır kendisi. palmiyeye benzeyen diğer arap hurmasıyla alakası yoktur. gençliğinde yeşil, sonrasında sarı, olgunlaşınca turuncu ve elma gibi bir meyvesi vardır. oldukça tatlıdır.