içten içe sürekli sorgulanan ancak net bir cevap elde edilemeyendir. örneğin o an ailenizle mutluysanız sizin için hayatın anlamı ailenizle o anınızda aldığınız keyiftir. onların sevgisi ve sizin onlara olan sevginizdir. örneğin istediği kitabı alamayan bir çocuğa o kitabı aldıysanız sizin için hayatın anlamı onun o an yaşadığı mutluluk, yüzündeki gülümsemedir. örneğin mutsuzsanız, başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız o an sizin için hayatın pek bi anlamı yoktur. ancak uzun zamandır istediğiniz bir şeyi çalışıp çabalayıp elde ettiyseniz o an sizin için hayatın anlamı uğraşınızın verdiği sonuçtur. birkaç notanın ruhunuzu ele geçirdiğini ve sıkı sıkı sardığını hissetmektir. birkaç sözcüğün size açtığı cennetin kapısından geçmeden önce cehenneminize attığınız ufak bir bakıştır. bir resme hayran kalmak, bir şeylere sahip olmak, duygusal tatmine aç kalmak, ruhsal dinginliği yakalamışken heyecanlara özenmektir. dediğim gibi anlık bi kavramdır.
bu dünyaya gelmemizin, varlığımızın öyle ulvi bir anlamı olduğunu sanmıyorum. doğuyoruz, yaşıyoruz, ölüyoruz işte herkes gibi. din öğretilerini devre dışı bırakınca zaten hayatın bir anlamı kalmıyor geriye.
şurada en fazla yüz yıl içinde hepimiz yok olup fosilleşeceğiz. o yüzden hayattan keyif almak, mutlu olmak, sevmek, sevişmek lazım. her anı dilediğince geçirmek lazım. eğer hayatın bir anlamı varsa bence budur.
logoterapinin fikri babası ve geliştiricisi Viktor e.frankl'e göre, insanın yaşamının anlamını şu üç şey ile bulabileceğini söyler:
- bir eser yaratmak (bir şey ortaya koymak), bir işle uğraşmak.
- yaşayarak. Bir insanı, iyiliği, doğruluğu, güzelliği ya da bir kültürü.
- kaçınılmaz olan acıya bir tavır geliştirmek, acının üzerinde olan hükmüne irade üretmek.
algılayamayacağımız şeylerden yalnızca biri. bizler, biyolojik olarak sınırları belli varlıklarız ve yine fiziksel olarak sınırları belli bir evrenin içerisinde, çok çok çok küçük yer kaplayan -algımızı zorlayıcı derecede küçük- bir dünyada yaşıyoruz. güneş sistemi ile atom parçacıklarının nasıl da benzer olduğu konusunda hemen hemen herkes bir şeyler okumuştur, okumadıysa da düşünmüştür.
bu nedenle, başka bir organizmanın içerisinde görevi karbondioksit üretmek olan zararsız bakteri de olabiliriz, parazit de. belki de genel kanının aksine görevini layığıyla yerine getiren canlılarızdır, bilemem. tek bildiğim, böyle bir ihtimal eğer doğruysa, asla nasıl bir organizma içerisinde yaşadığımızı anlayamayacağımız. tıpkı içimizde yaşayan bakterilerin bizler için normal olan şeyleri algılayamayacağı gibi.
Cansız varlıklar için sadece var olmaktır. Biyolojik varlıklar için bir süre var olmak ve o sürede yeni bireyler var etmektir. İnsan ve diğer bilinci bulunan canlı varlıklar içinse yine bir süre var olmak ve o sürede yeni bireyler var etmektir ancak bilinçlerinin onlara armağanı olarak hayatlarının anlamlarını değiştirebilirler. Bir insan hayatın anlamını uçurumdan atlamak olarak görürse ve atlarsa hayat amacını gerçekleştirmiş olur. Bu yüzden denilebilir ki hayatın milyarlarca öznel anlamı vardır. Ancak hayatın nesnel olarak hiçbir anlamı yoktur.
Ser defter-e âlem-e meanî eşgest Serbeyt-e gaside-yê cevanî eşgest Ey an ke heber nedârî ez âlem-e eşg İn nokta bedan ke zendegâni eşgest.
(Anlamca acun defterinin başlığı aşktır Gençlik denilen şi'rin o baş mısraı aşktır Aşk evrenidir gördüğün evren, haberin yok Öğren ki hayatın, yaşamın anlamı aşktır.)