ekonominin devlet işlerinden ayrılmasını ve piyasayı özel teşebbüsün yönetmesi gerekliliğini savunan bir düşünce akımıdır.
klasik liberalizimden farklı olarak, kişilerin topluma doğal bazı haklarla girdiklerini kabul etmez. özel mülkiyeti savunur ve bu savunusunu "kişisel hürriyet ve açık piyasalar en geniş kitleler için en büyük faydayı sağlar" şeklinde ifade eder.
Bu düşüncenin ana teması sosyal, refah, sağlık, iş hayatı kanunlarının kuralsızlaştırılması, iç pazarların dış rekabete açılması, devlet varlıklarının özelleştirilmesi ve ekonomik politijaların serbestleştirilmesi ile devletin rolünün sınırlandırılması ve özel kurumsal yapıların çoğaltılarak rekabeti artırmak.
Zenginlerin destekçisi, eşitsizliği besleyen en iyi düşünce akımı. Kamu mallarının özelleştirilmesi ile devralan ultra zenginler ortaya çıkarmıştır. Demokrasiyi, sosyal adaleti ve özgürlüğü ekonomik şiddetle yok etmiştir.
Keşke sadece devlet / iktisadi sistem ayrımı ile kalabilse idi. Stuart Mill, David Ricardo ile bir sistem halinde ifade edilmiş; Washington Konsensüsü ile yeni dünyada emperyalizm ile birlikte sömürge düzenini daha meşru bir şekilde yürütebilmenin baş koşulu olmuştur. Siyasi içerik olarak birçok ülkede hükümetlerin (Türkiye'de Menderes, Özal dönemleri) "büyüyoruz" söylemleri ile oy propagandası haline gelmesine de istikamet olmuştur.
Salt Adam Smith ile bağdaşlaştırılması teori olarak bir derece kabul edilebilir olmakla beraber; o dönemin dünyası gereği henüz "fiyat" denilen olgunun içeriği ve oluşumunu biçemsel olarak belirleyen etmenlerin belirsizliği de göz ardı edilmemelidir. Buradan Smith, masumdur veya suçludur demek rasyonel bir çözümleme olmamakla birlikte dünya savaşlarının, isimlerinin büyüklüğüne "yakışır" şekilde dünyayı getirdiği noktadır Neoliberalizm.
Ayrıca toplumsal ve iktisadi yıkıma dair aşağıdaki enfes analizi de bilgilerinize sunarım.
şöyle bir rezilliktir işte, alışmışlar gram katkı koymadan emekçinin parasını sömürmeye en ufak şeyde hemen tepki koyuyorlar, doymadılar, doymuyorlar, doymazlar.
siyaset tarihinde akımlar kendi içinde bulundukları şartlara, coğrafyaya ve zamana has olarak bulunurlar. liberalizm kendi içinde yaşadığı zaman ve şartlara, sosyalizm kendi şartlarına, merkantilizm kendi dönem ve şartlarına göre ortaya çıkmış ve gelişmiştir.
bu yüzden geçmişte kalan akımların savunuculuğunu yapmak mantıklı değildir. mesela bugün aztek milliyetçiliği yapmak mümkün değildir çünkü aztek imparatorluğu kendi zamanını yaşamış ve artık bitmiştir. dolayısıyla bugün ancak aztek dirilişçiliği veya "neoaztekçilik" yapmak mümkündür. yani geçmişte kalmış şeylerin diriltilmesi başına neo- öneki konarak olur. neoliberalizm de artık 17-19. yüzyıllarda kalmış olan ve artık "klasik liberalizm" olarak bilinen ve günümüzde artık geçerli olmayan ekonomik felsefenin günümüze adapte edilmesine denir.
uygulanamazlığı da zaten buradadır. klasik liberalizm "devlet" derken monarşiden bahsediyordu. sonra monarşileri yıktı ve kendi liberal ulus devletlerini kurdu. günümüzde liberalizmin kurduğu bu ulus devletlerin kendilerine karşı bir liberal tutum takınmak mantık hatasıdır: dolayısıyla bu tutuma "neoliberalizm" denir.
