Kimi insanlar vardır, bulunmuş olduğu yaşın insanıdır ve o yaştan ileriye gittikçe, ya da o yaştan öncesi, üzerinde ki yaş sırıtır. Ya da şöyle söyleyim gerçek yaşına ulaştığı vakit kişi yaşının hakkını gerçekten veriyordur ve o yaş kişiye çok yakışıyordur.
Mesela kimilerine 18 yaş çok yakışır, deli dolu, ergen, zıpır, meraklı... kimilerine de 25 yaş yakışır, öğrenmek isteyen, düşünce yapısı oturmaya başlayan, genç, idealist... kimisine 35 yaş yakışır...kimisine 50 yaş. kimine 70 yaş...
Yani kimi insanlar hep genç dursa ne güzel olur dimi? Kimileri de hep çocuk olsa? Kimileri de yaşlı amca, teyzeler olsa... böyle bir hak verilebilseydi, ve herkes kendisinin ait olduğu yaş'a gitseydi ve hep o şekilde kalsa ne de güzel olurdu.
türkiye'de nedense çok fazla takılındığı düşündüğüm olgu. galiba belirli yaşlarda belirli şeyleri yapmaya kodlandığımız için.
tamam belirli bir yaşa gelince artık aileden bir şey beklememek gerekli. maddi açıdan onlara yük olmak insanı ruhsal açıdan da bitiren bir şey.
mesela ekşi sözlükte "30 yaşından sonra enstrüman çalmaya niyetlenmek" şeklinde bir başlık var. neden insan böyle bir şey yapmaya yaşı sebebiyle çekinir ki? ne olacak ki denesen? "şu adam var ya 30 yaşından sonra enstrüman çalmaya niyetlendi! püh! rezil köpek!" mi diyecek insanlar. alırsın sevdiğin bir enstrümanı denersin. "olmadı ya" dersin kenara bırakırsın.
türkiye'de kitap okumanın çok yaygın olmamasını da bu mentaliteye bağlıyorum ben. eminim çoğu insan "okul bitti neden kitap okuyayım ki?" diye düşünüyordur.
ciddi anlamda hiçbir şekilde umursamadığım biyolojik özellik. bilmiyorum belki fazla genç görünüyor olmanın da etkisi vardır bunda, ama belki de yoktur.
genç arkadaşların kesinlikle anlaması gereken bir şey var: ruh bedenle aynı hızda yaşlanmaz genelde. sizin bakıp da teyze, amca sandığınız insanlar, hayatı daha yeni yeni anlıyor veya çocuklar gibi yaşıyor olabilirler. kendimi düşünüyorum bazen. 30'lara 40'lara bir ayağı çukurda gözüyle bakardım. gördüm ki hiç de öyle olmuyormuş. şimdi 60 yaşındaki anneme bile "daha gençsin" diyorum. zaten dünya sağlık örgütü de artık 60 yaşı "orta yaş" olarak değerlendiriyor.
olgunluk farklı bir şey, klasik deyimle "içindeki çocuğu" öldürmemek farklı bir şey. ben birçok şeyi olgunlukla karşılarım, ama sokakta yürürken hoplayıp zıplayabilirim. kimse de umurumda olmaz. bir erkek arkadaşım var, neredeyse yarı yaşımda. bazen ben ondan daha enerjik oluyorum, içim içime sığmıyor. okula gittim bu yaşta, çok eğlendim. başka hiçbir şeye benzemeyen bir tecrübeydi benim için.
"bu yaştan sonra" bilim insanı oldum ve diplomamı aldım. üstelik de bölüm birincisi olarak. fakülte birinciliğini de 0.2 gibi bir şeyle kaçırdım, hatırlamıyorum şu an (: "bu yaştan sonra" programlama öğrendim. "bu yaştan sonra" rusça öğrenmeye niyetliyim. daha sonrasında da, ömrüm vefa ederse ispanyolca, japonca falan... "bu yaştan sonra" kütüphanemi kitapla doldurdum ve hızlı bir şekilde hepsini okumaya çalışıyorum. "bu yaştan sonra" yüksek lisans yapacağım. "bu yaştan sonra" sevgilime "bööö" diye mesaj atıyorum. "bu yaştan sonra" istediğim her şeyi yapabileceğimin farkına vardım. bundan güzel bir şey var mı?
keşke yaş denen bir kavram olmasaydı hiç. belki insanlar duygusal ilişkilerinde bile çok daha mutlu olurlardı.
insan hissettiği yaştadır derler. son olarak hepinize soruyorum şimdi; "kaç yaşında olduğunu bilmeseydin, kaç yaşında olurdun?"